Fransız 1950 Himalaya Ekspedisyonu ve Annapurna Tırmanışı - Bölüm 5: Savaş Konseyi

14.05.1950
'Savaş Konseyi' Tukucha'daki karargahta toplandı. Ekip, görevin nihai istikametine karar vermek için çadırda bir aradaydı. Dhaulagiri Doğu buzulu, Güneydoğu sırtı, Kuzey sırtı ekibe beklediklerini vermemişti. Bunun üzerine plana dahil ettikleri Annapurna'ya Kuzeyden yaklaşma fikri de boşa çıkmış, Tilicho Geçidi onlara yardımcı olmamıştı. Ellerinde olan tek şey nelerin olmadığı ve olamayacağıydı. Ellerinde olan buydu ve buna göre karar vermekten başka seçenekleri yoktu. Mayısı ortalamışlardı ve Muson fırtınasına 2 hafta kalmıştı. Bir şeyler yapacaklarsa şimdi yapmaları lazımdı, yoksa elleri boş Paris'e dönmekten başka çareleri kalmayacaktı.

Akıllarına 7 bin metre civarında olduğunu tahmin ettikleri Tukucha Zirvesi geldi. 8 binliklerden vazgeçip onu mu denemeliydiler? Ekspedisyon sonunda hiç bir şey tırmanamadan Paris'e dönmekten daha iyi değil miydi bu seçenek? Dhaulagiri'nin olası tüm rotalarını tekrar değerlendirdiler. Ancak Dhaulagiri deyince herkesin yüzü buruşuyordu. Kimse bir daha o tarafa gitmek istemiyordu. İmkansızdı. Korkutucuydu. Annapurna için ise en azından bir ihtimal hala var gibiydi. Daha önce zirve hattını uzaktan görmüşlerdi ve belki çıkılabilir diye düşünüyorlardı.

Annapurna
Annapurna (Kaynak: pixabay.com)

Annapurna...Onun hakkında ne biliyorlardı ki? Tek bildikleri ona görece kolay olduğunu umdukları kuzey yüzünden çıkmak istedikleriydi, ancak dağa bir türlü ulaşamamışlardı. İlginçti bu, çünkü dağın kuzeyine kuzeyden gidilemiyordu, devasa bir bariyer her türlü giriş çıkışı kapamıştı ve geçiş vereceğini umdukları Tilicho Geçidi, daha doğrusu geçitleri (doğu ve batı), dağa değil aksi istikamete yol veriyordu. Herzog, en son dağın kuzey sahasına ulaşmak için önce güneye gitmeleri gerektiğine ve Annapurna'ya buradan yaklaşarak kuzey cenahına ulaşabileceklerini tahmin etmişti.

Couzy, Oudot ve Schatz, Annapurna'ya 26 Nisan'da Miristi Khola nehri tarafından yaklaşmayı başarmışlar, ancak rotayı tam keşfedemeden geri dönmüşlerdi (detaylar bu yazıda). Herzog, tekrardan bu rotayı denemeleri gerektiğini düşünüyordu. Annapurna'nın yüksek kesimleri nispeten kolay görünüyordu, bir şekilde yaklaşabilirlerse çıkabileceklerini umuyordu. Herzog son kez herkese fikrini sordu. Herkes Annapurna'dan yanaydı. Ekibin de fikrini aldığına göre, artık karar verme zamanıydı ve tüm sorumluluğu üstüne alarak ekibin ve ekspedisyonun kaderini onun belirlemesi gerekiyordu. Yükü omuzlarında hissetti.

Sürpriz yapmayı ve duygusal davranmayı sevmeyen Herzog ihtiyatlı bir karar verdi. Hemen tüm ekiple bir anda Annapurna'ya çıkarma yapmak yerine, önce bir keşif ekibi göndererek en elverişli rotayı bulacaktı. Bu ekip yanına on günlük erzak alacaktı. Rotanın elverişli olduğu teyit edilirse keşif ekibi, tırmanış ekibine dönüştürülecekti. Karar verilmişti. Rotayı nisan ayındaki keşifler sayesinde önceden bilen Couzy, Oudot ve Schatz'ın her biri, bir ekibe rehberlik edecekti. Lachenal,  Terray ve Schatz, birkaç Şerpa ile öncü ekip olarak hemen yola çıkacak (alttaki turuncu rota), Rebuffat, Herzog ve Couzy ise bir gün sonra aynı rotayı takip etmek üzere Tukucha'dan ayrılacaktı. Noyelle bu ekiplerin ekipman ve erzak ihtiyaçlarının organizasyonundan ve temin edildiğinden emin olmak için Tukucha'da kalacak, Ichac ve Oudot ise Şerpa Ang-Tharkey ile birlikte harekete geçmek için Herzog'dan haber bekleyecek ve bu süreçte (ki bunun altı gün sürmesini bekliyorlardı) Muktinath'a gidip geleceklerdi (alttaki kırmızı rota-Ichac, Oudot ve Ang-Tharkey, bir takım turistik ve dini sebeplerden ötürü kutsal kabul edilen, önceki bölümlerden tanıdığımız kuzeydeki Muktinath'ı ziyaret etmek istiyorlardı).

Muktinath ve Annapurna


Herzog iyi bir iş bölümü yapmıştı. Üstelik bunu yaparken hem ekip arkadaşlarını ve hamalları, hem de taşınacak yüklerin ve erzakların sınıflandırmasını ve zamanlamasını gözetmişti. Bir mektup yazarak planlarından Paris'i de haberdar etti. Kısa zamanda hızlı bir plan yapmayı başarmış, bunu yaparken ise aşırıya kaçmamış veya gereksiz heyecanlara kapılmamıştı. Organizasyon kurmadaki becerisi takdiri hak ediyordu. Yükler kaça bölünecek, nasıl sınıflandırılacak, sağlık ekipmanlarının ve teknik ekipmanların hangi kısmı ne zaman yola çıkacak, geride kalanlarla kaç gün içerisinde nasıl irtibat kurulacak gibi önemli problemleri güzelce çözümlemişti.

Çantalar hazırlandı, atlar eğerlendi, hamallar yüklendi, herkes kendi yapılacaklar listesini kontrol etti ve vakti geldiğinde herkes yoluna koyuldu. İlk olarak öncü ekip, yani Lachenal,  Terray ve Schatz Annapurna'ya doğru yolculuklarına başladılar.

15.05.1950
Herzog, Rebuffat ve Couzy artçı ekip olarak Tukucha'dan ayrılıp güneye, Annapurna'ya doğru yola çıktı. Khanti ve Larjung'dan geçerek Dhumpu'ya vardılar. Buradan, Lete'nin yokuşlarına ulaştılar. Choya'ya devam ettiler ve gece olunca burada uyku tulumlarına çekildiler.

Choya

16.05.1950
Nehir yatağının dibinde dar bir patikada uyandılar. Hava yağmurluydu. Bugün Nilgirileri geçmeyi umuyorlardı.

Tukucha'daki Ichac ve Oudot, Şerpa Ang-Tharkey ile birlikte Muktinath'a doğru yola çıktı.

17.05.1950
Hava düzelmişti. Erkenden yola çıktılar. Herzog ekibin bir saat önünden gidiyordu. İleri ekipten Schatz ile yol üstünde buluştu. Schatz ona Lachenal ve Terray'in Annapurna'nın kuzeybatı mahmuzunu araştırmak için bu sabah yola çıktığını haber verdi. Schatz ve Herzog devam edip birkaç irili ufaklı göl ile bezenmiş uçsuz bucaksız çöl benzeri arazide buzul taşları arasına, kuzeybatı mahmuzunun dibinde kurulmuş ana kampa ulaştılar. Buradan doğu ufkunu tamamen kapatan Dev Bariyer'e ve kuzeyi kaplayan Nilgirilere yaklaşık bir günlük yürüyüş mesafesi vardı.

Ana Kamp

Lachneal ve Terray üzerleri karla kaplı bir şekilde ana kampa ulaştılar ve Herzog ve Schatz ile buluştular. Lachenal ve Terray bugün denedikleri rotadan Annapurna'ya çıkılabileceğini söylüyordu, ancak Herzog kendini ihtiyatlı davranmak zorunda hissetti. Kesin emin olmadan tüm ekibi geri dönülemez ve zaman kaybettirici bir rotaya sokmak istemiyordu. Yarın yola çıkıp bu rotayı (kuzeybatı mahmuzunu) bizzat incelemeye karar verdi. Eğer mümkünse ana kampı daha ileriye taşımayı düşünüyorlardı, ancak hamallar ve Şerpaların yüklerle oraya geçebilmelerini sağlamaları gerekiyordu.

Ichac ve Oudot Muktinath'a vardılar.

18.05.1950
Herzog, Noyelle'ye bir mektup kaleme alıp ona gelişmeleri aktardı. Erzak, ekipman ve teknik gereç ihtiyaçlarını belirtti. Hamalların ücretlerini nasıl ve ne zaman ödemesi gerektiğini de yazdı.

Ichac ve Oudot, Ang-Therkay ile beraber Muktinath'ın kutsal mekanlarını ziyaret ettiler. Onlar Tukucha'ya döndüğünde Noyelle de bu kutsal şehre gitmek istiyordu. Bir sonraki gün onun sırası gelecekti.

19.05.2020
Herzog ve beraberindekiler gün ağarmadan kuzeybatı mahmuzunun dibindeki ana kamplarında hazırlardı. Buz sikkelerini, iplerini, erzak ve mataralarını ve kamp eşyalarını toparlayıp yola çıktılar. Muhtemelen daha önce hiç bir insanın görmediği ve bulunmadığı yerlerden geçerek mahmuza doğru yol alıyorlardı. Annapurna devasa bir kaleydi ve tırmanıcılar hala dış surlarda sayılırlardı. Yaklaşık 5 bin metre civarında olmalıydılar (ana kamp 4 bin 100 metre civarında bir irtifadaydı). Terray, onlara sırt hattını ve nereden tırmanacaklarını gösteriyordu. İp birliği yaptılar. Bir şekilde mahmuzdan geçmeleri onlara zirveye gitme imkanı verecekse bunu bir an önce gerçekleştirmek niyetindeydiler. Bir süre sonra arazi iyice zorlaşınca beraberlerindeki Şerpaları ana kampa geri yolladılar.

Üstünde bulundukları sırt hattı Hrezog'a Chamonix'teki aiguilleleri yani 'iğne' zirveleri hatırlatıyordu (Aiguille demişken, daha önce Fransa'da gerçekleştirdiğim Aiguille de la Vanoise tırmanışımı şurada anlatmıştım). Biraz sonra hava soğudu, 5500 metrenin üzerinde olmalıydılar. Sırt hattı üzerinde çadır kurmak için bir yer aramaya koyuldular. Acele etmeleri gerekiyordu çünkü geç oluyordu ve Schatz ve Terray daha geri döneceklerdi. Elleriyle sırt hattının jilet gibi keskin kayalarına tutunurken ayaklarıyla dengede durmaya çalışıyorlardı. Boşluk hissi oldukça fazlaydı. Eğim ise Alp'lerde deneyimlediklerinden çok daha fazlasıydı. Yüzeyden burnunu çıkaran bir kaç sivri kaya parçası buzla kaplıydı ve ciddi çığ riski mevcuttu. Biraz daha ilerledikten sonra küçük, üçgen şeklinde karla kaplı bir sete geldiler. Çadırı buraya kurmaya karar verdiler. Hava tamamen bozmuştu. Kamp alanlarını temizlemeye koyuldular. İttirdikleri taşlar ve karlar yuvarlanırken küçük çığları tetikliyordu. Uzun uğraşlar sonucunda ancak iki kişinin zar zor sığabileceği bir yer açabildiler. Terray ve Schatz geri dönüşe geçti. Herzog ve Rebuffat artık yalnızlardı. Sikkelerle emniyete aldıkları çadırlarını kurdular. Çay içip vitaminlerini yuttular. İştahları yoktu ve soğuk dayanılmazdı. Kar son hız yağmaya devam ederken uzun süre uyuyamadılar.

KB Mahmuzu

Şafak vakti kalktıklarında hala biraz kar yağıyordu. Havanın iyileşmesini beklediler. Rotanın en zor kısmı hemen çadırlarının üstündeki kısımdı. Üst tarafından bir çatlakla yarılmış blok kayayı çatlağa ulaşarak geçmeleri gerekiyordu. Ancak çatlağa nasıl ulaşacaklarını kestiremiyorlardı. Rebuffat geri dönme taraftarıydı. Herzog ise tüm ihtimalleri tüketmeden inmek istemiyordu. Hava iyileşir de kar hızlıca erirse oraya bir ihtimal erişebileceklerini düşünüyordu. İleride pişmanlık yaşamamak için en azından beklemek zorunda hissetti.

Biraz sonra Lachenal ve Terray'in kazma seslerini duydular. Geliyorlardı. Lachenal onlarla inceden dalga geçtikten sonra, Rebuffat'ın şaşkın bakışları altında hiç durmadan yoluna devam etti ve yan geçişe başladı. İki gün önce de burayı geçmeyi başarmıştı. Rotayı biliyordu. Setin sonunda, yukarıya doğru 3 metre kadar tırmanacağı bir çatlağa ulaştı. Tüm tutamaklar buzla kaplıydı. Terray, Lachenal'in emniyetini alıyordu ve tetikteydi. Lachenal çatlağın içine bir sikke çaktı. Metalin kayadaki sesi güven vermiyordu, ancak tereddüt etmeden üstüne bastı, yükseldi ve ıslak kazmasını çatlağa sıkıştırarak iki eliyle kendini yukarı çekti. Olan biteni izleyen Herzog Lachenal'in bu riskli tırmanışından dolayı kendini pek de mutlu hissetmedi. Terray'e yakın durdu ve gerekirse ona yardımcı olmak için tetikte bekledi. Lachenal tırmanışını başarıyla tamamlayınca Terray de bir sikke çakarak tırmanışa başladı. Rebuffat ve Herzog da çadırı kapatarak hemen onları takip ettiler. Çıktıkları yer son derece korunaklıydı ve kamplarını aslında, hava koşulları el verseydi, buraya kurmaları gerektiğini anladılar.

Yukarıda buluştuklarında bu rotayı yukarı doğru takip etmeye devam etmek isteyen tek kişi Terray'di. Lachenal bile bu şekilde devamlı riskler alarak, uzun süre bu sırtta rotaya devam edemeyeceklerinin farkındaydı. Herzog da, tüm ekspedisyonunun buradan geçerek devam edemeyeceğini biliyordu. Havanın kötüleşmesi ya da Musonun erken gelmesi durumunda burada yakalanırlarsa tehlike büyük olurdu. Aşağıda, vadi tabanında yer alan buzula ve altlarında kalan buz şelalesine bakan Herzog, Annapurna'ya ulaşan bir yol varsa o yönde olduğunu hissetti ve kafasında yeni bir plan oluşturmaya başladı: zaten sırt hattından devam etmeye niyeti olmayan Lachenal ve Rebuffat, en hızlı şekilde ana kampa dönecekler ve yanlarına bir Şerpa alarak kuzey yüzünde yer alan buz şelalesinin ardına doğru bir rota açmaya gideceklerdi. Başarılı olmaları durumunda hemen kampa haber yollayacaklardı. Bu sırada Herzog ise Terray ile beraber mahmuz üzerinde ilerlemeye çalışmaya devam edecek ve böylece bu sırt hattı üzerinde nihai kararlarını vereceklerdi.

Böylece Lachenal ve Rebuffat hızla yola çıktılar. Herzog, onlar ayrılmadan Lachenal'den Couzy ve Schatz'ı ertesi gün yukarı, yanlarına yollamasını istedi. Bu şekilde yola beraber devam edebilir ya da onların da yardımlarıyla her şeyi toplayıp geri inebilirlerdi. Terray ve Herzog çadırlarını kurup dinlenmeye çekildiler. Hava kötüydü. Kütük gibi uyudular.

20.05.1950
Şafakta uyanıp kahvaltılarını yaptılar, üşümüşlerdi. Önce küçük bir buz bacasını geçip sırta ulaştılar. Bir süre sonra sırt o kadar daraldı ki üzerinde gidemez oldular. Elleriyle sırt hattının keskin kenarlarından çekerken ayaklarıyla eğimli yüzeyden ittirip ters kuvvetlerin dengesiyle ilerlemeye başladılar. Biraz sonra Lachenal ve Terray'in daha önce bahsettiği meşhur kar sırtına ulaştılar. Burası yüksek ve boşlukluydu. Terray buz sikkeleri çakarak önden gitti, Herzog da emniyetini alarak takip etti. Artçı gelirken kayadaki sikkeleri toplaması gerekiyordu, çok malzemeleri yoktu. Terray ilerlerken buzda basamak ve tutamaklar oyuyor, Herzog da bunları kullanıyordu. Neyse ki buz bu irtifada oldukça sert ve sağlamdı. Böylece sırt hattında bir azı dişi gibi yükselen ilk kaya kulesine ulaştılar. Kulenin negatif eğimli olduğunu fark eden Herzog hayal kırıklığına uğramıştı.

Terray tereddüt etmeden çatlak hattına ulaşmak için sağa doğru yan geçişe başladı ve birkaç sikke çaktı. Kendini emniyete alıp Herzog'u yanına aldı. Gölgede kalmışlardı ve üşüyorlardı. Herzog emniyetini alırken Terray sağa doğru yan geçişine devam etti. Geçiş kolay değildi ve Herzog pek de iyi hissetmiyordu. Tekrar buluştuklarında güneşe çıkmışlardı. Bu onlara iyi gelmişti, ancak şimdi de kar erimeye ve pelte kıvamı almaya başlamıştı. Hızlı olmalıydılar. Buz kaplı son eğimi de geçtikten sonra kendilerini sırt hattının tepesinde yaklaşık 6100 metre irtifada buldular. Hava açık ve güzeldi. Bir kaç fotoğraf çektiler. Zirve sanki uzansalar tutabilecekleri bir mesafedeymiş gibi hissediyorlardı artık.

Üzerinde ilerledikleri bu mahmuz, kesinlikle Annapurna zirvesine devam ediyordu. Yukarıya baktıklarında karnabahar tarlasına benzer çentik şeklinde buz çıkıntılarıyla dolu sırtı gördüler. Hala oraya çok yakın sayılmazlardı. Atmosferin temizliği mesafeleri yorumlamalarını engelliyordu. Ancak kabaca düşündüklerinde bu hatta aynı hızda devam etmeleri halinde dahi en az birkaç günlük mesafeleri var gibi görünüyordu ve bu, yüksek irtifanın getirdiği tüm zorlukların yanında teknik zorluklar da içeren zor bir rotaydı (Annapurna Fransızların ilk adımı attıkları bu rotadan ilk kez 46 yıl sonra, 1996 yılında Polonyalılar tarafından tırmanılacaktı. Tam bulundukları noktadan çektikleri alttaki fotoğraf nasıl bir yerde olduklarını güzel anlatıyor).

Karnabahar sırtının başlangıcı
Kaynak: Waldemar Soroka, Annapurna North-West Ridge, The Alpine Journal 1998, AJ 1998 89-92 

Terray ve Herzog bu rotadan nihai sonuca, yani zirveye ulaşamayacakları konusunda hemfikir oldular. Anlamışlardı ki ekspedisyonun tek umudu Lachenal ve Rebuffat'tan gelmesini umdukları iyi haberlerdi. Onların tabandan yeni bir rota bulamamaları durumunda ise Annapurna'ya veda etmeleri gerekecekti. Herzog bulunduğu noktadan platoyu görebildiği için bu diğer rotadan umutluydu. Oradan başarabileceklerini düşünüyordu. Geldikleri rotadan hızla geri dönüşe geçtiler.  Çadırın orada onlara yardıma gelen Schatz ile karşılaştılar. Onun da yardımıyla hızlıca toparlanıp ana kampa doğru inişe devam ettiler. İki günde çıktıkları mesafeyi birkaç saatte inmeyi başardılar.

Ana kampta Lachenal ve Rebuffat'ın gönderdiği Şerpa onlara son haberleri iletiyordu. Buzulun sağ yatağı olasıydı ve platoya ulaşabileceklerinden emin görünüyorlardı. Ancak yine de Annapurna'nın Zirvesini göremediklerini belirtiyorlardı. Mahmuzun üstünde kendi gördükleriyle, mektuptaki bilgileri karşılaştıran Herzog ekspedisyonun başından beri ilk kez gerçekten başarabileceklerine dair umutla doldu.

21.05.1950
İhtiyatlı lider Herzog,  Lachenal ve Rebuffat'tın rotasından sonuç çıkmazsa tüm şanslarını bir yolda harcamamak için Schatz'a kendi tespit ettiği rotadan iki Şerpa ve birkaç günlük erzak ve yüksek irtifa ünitesi ile beraber gitmesi için izin verdi. Schatz görece basit olduğunu düşündüğü bir sırttan buzula tırmanacaktı.

Herzog ve Terray son günlerdeki faaliyetlerinden ötürü yorgundu ve bu sabahı dinlenerek geçirmeye karar verdiler. Öğleden sonra ileri ekiple buluşmak için yola çıkacaklardı. Herzog, Couzy'e yeni bir iş verdi. Mahmuzdaki kampı ve buradaki ana kampı bir Şerpa ile beraber toparlayacak ve daha sonra Herzog'un ona söyleyeceği bir yerde tekrar kuracaktı. Bu seferki ana kamp olabildiğince ileride hamalların ilerleyebileceği en uç noktada olacaktı. Pek de zevkli bir iş sayılmazdı, ancak yapılması gerekiyordu. Couzy'nin, ekibin en genç üyesinin, tüm ekspedisyon süresince gösterdiği bu fedakar tavrı, tüm enerjikliğine ve hevesine rağmen günlerdir alçak irtifada kalmasına yol açmıştı ve Herzog tarafından günlük işler peşinde koşturulması, onun nihai amaca ulaşma vakti, yani Annapurna zirvesine son hücumlarını yapacakları an geldiğinde, yeterince aklimitize (yüksek irtifaya uyum sağlama) olmamış bir vaziyette bulunacağı anlamına geliyordu. Dolayısıyla Couzy, zirveye çıkabilseler bile ona ulaşanlardan biri olamayacaktı ve bunun farkındaydı. Onun bu fedakarlığı ekip olarak güçlü olmalarını sağlıyordu.

Herzog ve beraberindekiler ileri ekibe katılmak için yola çıktılar. Dev Bariyer'e doğru yürüyor ve buzul yatağının sağına ulaşmak için ilerliyorlardı. Yatağın duvarlarını çıkmaya başlarken Herzog buranın hamalların gelebileceği son nokta olduğuna karar verdi. Son ve esas ana kamp'ın yeri artık belirlenmişti.

Yeni Ana Kamp

Bu ana kamp alanına ulaşmak için ne kadar da çok yol gelmişlerdi... Daha bir hafta öncesine kadar Dev Bariyerin öte yanında Tilicho Geçitleri, Buz Gölü ve Manangbhot arasında mekik dokurlarken şu an bulundukları yere ne kadar da yakınlardı aslında. Ancak Dev Bariyer onlara en ufak bir gedik sunmamış, geçmelerine izin vermemişti. Şimdiyse onun diğer tarafında ve dibinde ana kamplarını kuruyorlardı. Buraya gelebilmek için tüm masifi aşağıdaki gibi çepeçevre dönmeleri gerekmişti:

Ana Kamp Rotası

Hava kararırken 5100 metre civarında büyük buz duvarın altına ulaştılar. Burası ileri ekibin çadırını kurduğu ve ekspedisyonun tırmanışta 1. Kamp olarak kullanacağı alan olacaktı.

1.Kamp:

Kamp 1

Herzog ve yanındakiler 1. Kamp'a ulaştıklarında herkes onları şevkle ve muhabbetle karşıladı. Onlara göre artık şüphe kalmamıştı: Annapurna'ya çıkabileceklerdi.

Yorumlar

  1. Dağcılık mesleğinin sabır, sebat ve iyi bir planlama gerektiğini anlatan güzel bir seri olmuş... bir sonraki kısmını merakla bekliyorum. Kaleminize ve emeğinize sağlık...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder