Fransız 1950 Himalaya Ekspedisyonu ve Annapurna Tırmanışı - Bölüm 6: 70 Yıl Önce Bugün

23.05.1950
Sabah Herzog güzel bir güne uyandı. Lachenal ve Rebuffat çadırın önünde oturmuş Annapurna'nın kuzey yüzünü hayranlıkla inceliyordu. Az sonra Lachenal "bir rota buldum!" diye heyecanla bağırdı. "Sorun zirvedeki orak şeklindeki buzula ulaşabilmek. Çığ riskini en aza indirmek için olabildiğince soldan gitmeliyiz." Herzog ve Rebuffat ise buz yarıklarından endişe ediyordu, onları nasıl geçecekler de önerilen rotanın başlangıcına ulaşabileceklerdi? Lachenal solda kalarak yarıklardan uzak durabileceklerini sonra da zıt taraftaki buz şelalelerini tırmanarak yavaşça sağa, orak şekilli zirveye geçebileceklerini söylüyordu.


Herzog'a göre Lachenal'in rotası yeterince 'direkt' değildi. Ona göre en kısa ve zirveye en düz giden rotayı seçmeliydiler. Her halükarda çığ yüksek bir riskti. Bu durumda en kısa rota daha avantajlı olabilirdi, dağda en az süreyi geçirirlerse, olası bir çığa karşı da o kadar güvende olurlardı. Ancak Lachenal'in rotasında bariz çığ hatları mevcuttu ki gösterdiğinde kendisi de hak verdi. 

Herzog tırmanışa aşağıda zirve ile aynı hizada başlayıp, buz yarıkları ve bacalarının etrafından dolaşıp sola kaymayı, Orak'ın üstüne yükselmeyi ve oradan sırt hattını sağa doğru takip ederek Zirve'ye ulaşmayı önerdi.

Sohbete Terray'i de çağırdılar. Herzog ona hangi rotayı beğendiğini sordu. Olası rotaları çoktan incelemiş olan Terray "zirve ile aynı hizada olan büyük oluktan geçerek çıkmalıyız" diye yanıtladı. Bu Herzog'un rotasıydı. Rebuffat da bu rotanın en direkt ve basit olduğu konusunda onlara katıldı. Böylece hepsi anlaşmışlardı. Herzog'un önerdiği rotadan çıkacaklardı. Alttaki çizimde tasarlanan rotayı ve önemli yerleri gösterdim (1. Kamp'ın konumunu bir önceki yazının sonunda görebilirsiniz, kalabalığı önlemek için burada göstermiyorum).

Orak Sırtı ve Rota

Meşhur Orak Sırtını daha iyi anlamak için benzer bir yerden çekilmiş bir de fotoğrafa bakalım:

Sickle
Annapurna Kuzey Yüzü (Kaynak: Henry Day - https://www.alpinejournal.org.uk/)
Hava harikaydı. Hepsi umutlu, neşeli ve heyecanlıydı. Bir an önce tırmanmak istiyorlardı. Zaman kısıtlıydı. Muson fırtınalarının gelişi 5 haziran olarak duyurulmuştu. Yalnızca on iki günleri kalmıştı. Herzog bu sürede hamalları ve yüklerin sevkiyatını hızlandırmalı, ana kampı işler vaziyete getirmeli, yükseğe adapte olmalı, artçılarla iletişimi kurmalı ve erzak ihtiyacını temin etmeliydi. Ana kamp ve 1. Kampın yeri belliydi. Yarın 2. Kampı da kurmalıydılar. Herzog ekibin yalnızca ufak bir kısmı burada olduğu için herkese neler yapmaları gerektiğini bir kağıda yazarak Şerpa Sarki'ye verdi. Sarki'nin görevi çok önemliydi. Bu görevleri tek tek herkese en kısa sürede ulaştırmalıydı-Tukucha'ya kadar herkese. Ekspedisyonun başarısı buna bağlıydı. Görevler şöyleydi:

  • Couzy: Ana Kamp'ı toplayarak yeniden organize etmeli ve tüm ekipmanları, yiyecekleri, çantaları, ayakkabıları ve yüksek irtifa ünitelerini 1. Kampa taşımalıydı. 
  • Schatz: Kendi rotasına giden Schatz dönünce 1. Kampı organize etmek zorunda kalacaktı çünkü Lachenal, Terray ve Rebuffat tüm eşyaları 2. Kampa taşımış olacaktı. Tüm yük ve erzağı buraya taşımasını istiyordu Herzog.
  • Ichac: Film ve fotoğraf makinesiyle hızlıca yukarı tırmanmalıydı. Ayrıca, Paris'teki Lucien Devies'e kuzeyden Annapurna'ya çıkacaklarını yazacaktı.
  • Oudot: Tıbbi gereçleri alarak 1. Kampa çıkmalıydı, ameliyat için gerekli gereçleri ise ana kampta bırakacaktı.
  • Noyelle: En önemli görevlerden biri Noyelle'e verilmişti. Zaman kaybetmeden ana kampa 10 yüksek irtifa konteyneri, 6 vadi konteyneri, tüm yüksek irtifa kamp ünitelerini, telsizi, bir teneke alkolü, 2 galon benzini, ipleri, buz sikkelerini, kaya sikkelerini, kafa lambalarını, asma lambaları ve yedek pilleri ve bilimum ayakkabı, kayak takımları, yedek sırt çantaları, çadırları, eldiven ve çorapları yollaması ve bunları bir an önce hamalları organize ederek getirmesi gerekiyordu.
Şerpa Sarki görevinin önemini anlayarak yola çıktı, zorlu ve çok uzun bir yol onu bekliyordu.

Artık keşif bitmiş, saldırı başlamıştı. Herzog içinde bulunduğu durumun ironikliğine güldü. Paris'te konforlu koltuklarda oturmuş bu ekspedisyonu planlarken 'Alpin tırmanış stilinin Himalayalara uyarlanması' diye düşünmüşlerdi. Hafif ve hızlı olacaklardı. Şerpa'ya ihtiyaçları yoktu, kendilerine yeterlerdi. Çığdan korunmak için sırtlardan ve mahmuzlardan tırmanacaklardı. Hızlı ve verimli olacaklardı... Nasıl da yanılmışlardı. Ne hafiflerdi ne de hızlı. İrtifa o kadar yüksekti ki dağ yüzeyinde ara kamplar kurmak zorunda kalacaklardı. Sırttan tırmanmak ise söz konusu bile değildi.

Herzog, Lachenal, Rebuffat ve Terray yüklenebildiklerinin en fazlasını sırtlarına yükleyerek yürüyüşlerine başladılar. Çantaların ağırlıkları altında ezilerek, terleyerek ve boğularak devam ettiler. Sık aralıklarla durdular ve dinlendiler. Çantaların kuşakları omuzlarını kesti. Nefes alıp verirken zorlanıyorlardı. Çok sıcaktı. Buz bacalarının arasından eğimli yüzeylerde yürüyüşlerine devam ettiler.

Terray ve Herzog sırayla önden giderek iz açıyordu. Lachenal ve Rebuffat ise şimdiden yıpranmış görünüyorlardı. "Biz Şerpa değiliz" dedi Lachneal nefes nefese, "Himalayalara hamallık yapmaya gelmedik" diye destek verdi Rebuffat (dağcıların yük taşıyıp taşımamasına ilişkin bu meşhur tartışma bizim dağlarımızda da yıllardır 'dağcılar' arasında sıkça tartışıladurur-bir cevap bulunabildi mi emin değilim). Terray arkadaşlarının bu yaklaşımını beğenmemişti: "Bir dağcı kendi ekipmanını taşıyabilmelidir, biz de Şerpalar kadar iyiyiz, öyle değil mi?" Lachenal itirazını sürdürüyordu: "bu hamallıkla kendimizi yormaya devam edersek nasıl bu kadar kısa sürede zirveye çıkabiliriz?". Terray eğleniyor gibiydi: "Siz de kendinize Chamonix rehberi mi diyorsunuz? Sizler amatörsünüz sadece." Orta yolu bulmak yine Herzog'a kalmıştı. Onlara bir şekilde zirveye ulaşacaklarsa bunu şu an yaptıkları bu hamallık sayesinde kazandıkları zamana borçlu olacaklarını açıkladı ve herkesi sakinleştirdi.

Yakınlardan bir yerden fısıltılar ve konuşmalar duydular. Biraz sonra Schatz iki Şerpa ile çıkageldi. Schatz bir süre önce kendi keşfettiği bir sırttan tırmanışa geçmişti (bknz. bir önceki bölüm) ve rotası burada Herzog'unki ile kesişmişti. Ekip durdu ve Schatz'ı karşıladı, en nihayetinde dinlenmek için güzel bir bahaneydi. Herzog rotayı sordu, ancak Schatz olumlu yanıt veremedi. Onun rotası zor, buz bacaları ile dolu ve oldukça tehlikeliydi. Hava bozmaya başladı. Sis inmeye başlıyordu ve biraz sonra görüş mesafesi azaldı. Kar başladı. Çığ riskinden uzakta bir yerde, platonun ortalarında 2. Kampı kurmak için uygun bir yer arıyorlardı. Uygun olduğunu düşündükleri bir yer tespit ettiler ve kamplarını kurmaya başladılar. Terray, Şerpalarla birlikte 1. Kampa dönecek, geceyi orada geçirecekti. Şerpalar ise ana kampa kadar durmayacaklar, ertesi gün ana kamptan yükleri alıp tekrar yukarı kamplara taşıyabileceklerdi böylece.

Kar, buz ve sis içinde, sürekli düşen çığların ve rüzgarın homurtusu içerisinde çadırlarını tam olarak nerede olduklarını bilemeden kurdular ve içeri girip ısındılar. 2. Kamp aşağı yukarı şuralardaydı:

2. Kamp

24.05.1950
Sabah 9'da 5900 metre irtifadaki 2. Kamp'ta uyandılar. Sıcaktı ve gece pek iyi uyudukları söylenemezdi. Botlarının donduğunu fark ettiler. Kütük gibi olmuşlardı. Sonraki gecelerde botlarını donmamaları için uyku tulumlarının içinde tutmaya karar verdiler. Hava açıktı ve manzara harikaydı. Yakınlarında, hemen üstlerinde ünlü 'karnabahar sırtı' yükseliyordu. Geri döndükleri kuzeybatı mahmuzunun devamıydı bu hat. Şimdi daha iyi anlıyorlardı ki mahmuz üzerindeyken zirve yakın görünmesine rağmen daha yalnızca rotanın onda birini tırmanmışlardı (kuzeybatı mahmuzuna dair detaylar için bknz. bir önceki bölüm).

Uzakta Dhaulagiri'yi görebiliyorlardı. Yakınlarda Nilgiriler uzanıyordu. Sağlarında Dev Bariyer tüm tekdüzeliğiyle devam ediyordu. En sağda ise Gangapurna'yı görebiliyorlardı. Kafalarını tam yukarı kaldırdıklarında ise bir Tanrıça gibi her şeyin üzerinde yükselen Annapurna'yı görüyorlardı. Herzog rotayı, zamanı, ellerindeki yetersiz ekipmanı ve ekibin yorgunluk durumunu gözeterek bir plan yapmaya çalıştı. Yanlış gidebilecek çok şey vardı, ama işleri olabildiğince basit tutmak ve bir matematik problemini çözer gibi yaklaşmak her şeyi kontrol altına almak için en doğrusu gibi geliyordu ona. 3. Kampı kurmak ve oraya olabildiğince çok yük çıkarmak istiyordu.

Çadırlardan birini topladılar, birini 2. Kamp'ta biraz yemek ile beraber kurulu halde bıraktılar. Lachenal, Rebuffat ile ip birliği yaparken Herzog da Schatz ile ipe girdi. Önlerinde bir kaç buz yarığı vardı, ama onun dışında bugünkü rotaları oldukça düzdü. Yürüyüşe geçtiler. Yükseldikçe eğim arttı. Bir süre sonra üstlerinde buzdan devasa bir çatı oluştu. Çığ düşmesi durumunda hiç şansları yoktu. Neyse ki bu bölgeyi hızla ve güvenle geçtiler. Ayaklarını bastıkları buz pürüzsüz ve cam gibiydi. Öncü ekip buz kazmalarıyla ve kramponlarıyla basamaklar oyuyor, artçılar bunlara basarak ilerliyordu.

Aşağı baktıklarında 2. Kampı kurdukları dev platonun gerçek boyutlarını gördüler. Zar zor çadırlarını tespit edebildiler. Yukarıda ise rotanın kalan kısmı pek de cesaretlendirici değildi. Önlerinde dev bir buz duvarı yükseliyordu. Sol ve sağdan geçmenin de imkanı yoktu. Yavaş ilerleyerek duvarın dibine kadar yükseldiler. Herzog, Schatz ile beraber adım adım kazma ve kramponlarıyla basamaklar oyarak iki saat gibi bir sürede duvarı aşabileceklerini tahmin etti. Bu süreçte diğer ekibe duvarın dibinden sola devam ederek daha kolay bir rota aramalarını söyledi. Herzog buz sikkelerini kontrol edip tırmanışa başladı. Schatz emniyetini alıyordu.

Bu yükseklikte her hareket zorlayıcıydı. En basiti bile. Herzog devamlı nefes nefese kalıyordu. Buz sert ve sıkıydı. Uzun, yavaş ve uğraştırıcı bir tırmanıştan sonra adım adım birbirlerinin emniyetini alarak ve yukarı ilerleyerek duvarın tepesine ulaştılar. Herzog bir sikkeyle daha kendini güvene alarak Schatz'ı yanına aldı. Hava soğudu. Herzog ve Scahtz engeli aşmıştı. Lachenal ve Rebuffat neredeydi? Duvarın etrafından bir rota bulabilmişler miydi?  Cevap olumsuzdu. Tek rota burasıydı. Artçı ekip de bu rotayı kullandı ve onlardan on beş dakika sonra yukarıdaki ekiple buluştu.

Acı verici ilerleme tekrar başladı. Buz denizinin ortasında zig-zag çizerek ilerliyorlardı. Kar yağıyordu. Gündüz yağan kar onlar için problem oluşturuyordu çünkü yumuşaktı ve adımlarının gömülmesine neden olarak ilerlemeyi zorlaştırıyordu. Hilal şeklinde bir buz bacasının ardına çadırlarını yerleştirdiler. Daha sonra gelenlerin de bulabilmesi için buz bacasının duvarında bir oyuk açıp kırmızı bir şişe yerleştirdiler. Uzaktan görülebilmesini umuyorlardı. 2. Kampa doğru inişe geçtiler.

İnerken, Herzog ip mesafesini gözetmeyince ona bağlı olan Schatz aşağı doğru güçlüce çekildiğini hissetti ve düşmeye başladı. Neyse ki yürüyüşlerini zorlaştıran yumuşak ve kalın kar düşüşünü yavaşlatıp yumuşattı. Şans eseri kimse yara almadan kurtuldular. Schatz toparlandı ve inişe devam ettiler. İnerken 2. Kampı uzaktan göremiyorlardı. Tahmin yetilerini ve hafızalarını kullanarak ilerlemek zorunda kaldılar. Rüzgar artmıştı. Anoraklarının siperliklerine sığındılar. Biraz sonra umdukları yerde çadırlarını gördüler. Karla kaplıydı. Şanslarına biraz kumaşı göründüğü için onu tespit edebilmişlerdi. Hem 2. Kampta yeterli yer olmadığı için hem de yukarı kamplara daha fazla yük taşıyabilmek için ara vermeden 1. Kampa doğru inişlerine devam ettiler. Geç oluyordu. Sis vardı. 1. Kampın olduğunu tahmin ettikleri bölgede birisinin duyup onlara yolu göstermesi umuduyla bağırdılar. Birazdan Terray belirdi. Ancak burada da yeterli yer ve ekipman yoktu. Schatz'ı Terray'in yanında bırakarak ana kampa dönmeye karar verdiler. Böylece düşüşte sarsılan Schatz da dinlenmeye fırsat bulacaktı.

Ana kampa ulaştıklarında Icahac ve Oudot'un da birkaç Şerpa ve hamal ile kampa varmış olduklarını sevinçle gördüler.

25.05.1950
Geç uyandılar. Dünkü aktivitelerden yorgun düşmüşlerdi. Herzog Devies'e gelişmeleri aktaran bir mektup yazdı. Bugün yanına taşıyabildiği kadar yük alarak Lachenal ve Rebuffat ile 1. Kampa çıkmaya karar vermişti. Gece olmadan oraya ulaştılar.

26.05.1950
Sabah altı buçukta 1. Kampta uyandılar. Saat ona gelirken 2. Kamp için yola koyuldular. Lachenal kendini pek iyi hissetmiyordu. Rebuffat'ta ise mide problemleri başlamıştı. Hepsi güneşten yanmıştı, özellikle de dudakları feci durumdaydı.  2. Kampa ulaştıklarında Terray ve iki Şerpayı burada buldular. 3. Kampa çıkıp inmişlerdi. Terray, Herzog'a onların önceki gün 3. Kamp yerinde bıraktıkları eşyaları bulamadığını söyledi. Karla kaplanmış olmalıydılar. Terray dün geceyi 6700 metre civarında Şerpa Pansy ve Şerpa Aila ile beraber küçük bir sığınakta, her taraftan düşen çığlar arasında geçirmişti. 1. Kampa inip toparlanması gerekiyordu. Herzog ona Couzy, Schatz, Ichac ve Oudot'un da 1. Kampa yol aldığını ve geceyi orada beraber konfor içinde geçirebileceklerini söyledi. Terray de eşyalarını yukarıda bırakmıştı ve yukarı çıkanların onu da bulması gerekecekti. Eşyaların yerini tarif etti ve aşağıya inişine başladı.

Herzog, ikisi de keyifsiz olan ve kendilerini iyi hissetmeyen Lachenal ve Rebuffat ile 2. Kampta yalnızdı. Tırmanışın ileriki günlerinde onlardan verim alabilmek için ikisini yarın dinlendirmeye karar verdi. Kendisi ise iki Şerpa ile beraber devam edecekti. Dinlenen Lachenal ve Rebuffat ise daha sonra yükle yukarı gelebilirdi.

27.05.1950
Herzog, Şerpa Dawatondu ve Şerpa Angawa ile sert kardan faydalanmak için gün ağarmadan yola koyuldu. Terray'in önceki günden kalan kaybolmaya yüz tutmuş izlerini takip ettiler. Gün ilerlediğinde önceki tırmanışlarında ekipmanlarını bıraktıkları hilal şekilli buz bacasını gördüler ve eşyaları almak üzere oraya gittiler. Her şey yerindeydi. Eşyaları alıp Terray'in yükünü bıraktığı yeri bulmak için harekete geçtiler. Bir saat ve kırk beş metre ötede Terray'in izine ulaştılar. Bellerine kadar kara gömüldükleri için hareket etmeleri zorlaşmıştı. Herzog önden buzda kazmasıyla basamaklar açarak yola devam etti. Yüksek eğimde tırmanırken Terray'in bıraktığı çadırın sarı rengi gözlerine çarptı. Karda bata çıka devam ettikleri uzun bir yol sonunda buraya ulaştılar. Yiyecek ve ekipmanlar kara gömülmüştü, ancak Terray onları dikkatlice naylona sarmıştı.

2. Kamp ile 3. Kamp arasından bir kesit:
2 ve 3. Kamp Arası
Kaynak: Conquistadors of the Useless, Lionel Terray
Herzog buraya ulaştığı için mutluydu, ancak bu eğime çadır kuramazdı. Olası bir kamp yeri bulamayan Herzog'un aklına bir fikir geldi. Neden kampı buz yarıklarından birinin içine kurmuyordu? Rüzgar ve hava koşullarından en korunaklı yer orası olurdu. Civar yarıklar ise olası çığ durumunda onları korurdu. Herzog ve iki Şerpa bir buz yarığına ulaşıp incelediler ve uygun görerek çadırları kurdular. 3. Kamp 6400 metrede kurulmuştu artık. Tek problem alttan gelecek olanların göremeyeceği için kampı tespit edemeyecek olmasıydı. Herzog ertesi gün 4. Kampı da kurmak istiyordu ve yerini düşünmeye başlamıştı bile.

3. Kampın konumu:
3. Kamp

28.05.1950
Sabah çadırlardan birini söktüler yükleri bölüşüp kahvaltıdan sonra yola koyuldular. Kamplarını çevreleyen buz yarıklarının etrafından dolanarak çıplak buz üstünde yürüyüşe geçtiler. Yukarı gitmek mümkün olmayınca kazmalarıyla basamak oyarak en tecrübeli dağcıları bile korkutacak boşluklu bir yan geçişi tamamladılar.

Orak Sırtına ve 4. Kampa giden yoldan eğimi gösteren bir kesit:
Orak'a Doğru
Kaynak: Conquistadors of the Useless, Lionel Terray
Buz üzerinde basamak oynarak ve adım adım ilerleyerek geçen uzun bir süre sonra sol taraflarında Orak Sırtı vardı. İki Şerpa oldukça yorulmuştu. Özellikle Dawatondu hiç ara vermeden 2500 metredeki Choya'dan 7000 metreye ulaşmıştı ve vücudu değişik ağrı semptomları göstermeye başlamıştı.

Orak Sırtı dev bir duvardı. Buzda basamak keserek yola devam ettiler. Bir Herzog bir Şerpalar önden giderek yol açıyordu. Sola, doğru bu şekilde devam ettiler. Kızıl kayaların üzerinde yükselen Orak Buzulu hiçlikte sonlanıyor gibiydi ve dev bir uçurum oluşturuyordu. Oldukça etkileyici bir görüntüydü. Karda bellerine kadar bata çıka ilerleyerek Orak Sıratının duvarının dibine ulaştılar. Herzog kamplar arası mesafeyi gözeterek 4. Kampı buraya kuramaya karar verdi. Onları çığ ve rüzgardan koruyacak bir buz bacasının dibine, 6900 metre irtifada çadırlarını kurdular.

4. kamp:
4. Kamp

Şerpaların yüksekten başları ağrıyordu. Herzog onlara Aspirin ve yemek dağıttı. Ancak hiç iştahları yoktu. Herzog aşağı baktığında kendisini dünyanın tepesinde gibi hissetti. Karnabahar sırtı altta solda kalmıştı. Neredeyse Dev Bariyer ile aynı yükseklikteydi artık. Geceyi aşağı seviyelerde geçireceklerdi. İnişe geçtiler. Hızla indiler ve bir buçuk saat sonra 3. Kamptaydılar. Couzy, Schatz, Lachenal ve Rebuffat da buradaydı. Dördü de yüksekten etkilenmişti ve ya moralsiz ve iştahsız ya da hastaydılar. Burada yer olmadığı için Herzog daha da aşağı inmeye karar verdi, böylece ertesi tırmanışta biraz daha yükü yukarı taşıyabilirdi. Tekniklerini iyice geliştiren Şerpalar artık daha hızlılardı ve çabucak indiler.

2. Kampta Terray tarafından sıcak çayla karşılandılar. Herzog ona üst kampların yeri hakkında bilgi verdi. Kurmaları gereken son bir kamp kalmıştı: 5. Kamp. Malzemeleri oraya çıkardıktan sonra Orak Sırtını takip ederek zirveye ulaşacaklardı. Şanslarını yüksek görüyorlardı. Diğer dördünün fiziki ve moral durumundan memnun olmayan Herzog, Terray ve kendisinin ise oldukça iyi durumda olduğunu ve zirveye beraber çıkabileceklerini düşünüyordu. Herzog yine plan yapıyordu: yarın iyice dinlenip Terray ve dört Şerpa ile halihazırda kurulu kamplara hızlıca yükselebileceklerdi. Terray ise itiraz etti, zaten yeterince dinlenmişti, yarını boşa geçirmemeli ve tırmanmalıydı. Herzog ona hak verdi. Terray 3. Kampa kadar gidip oraya yüksek irtifa ünitesi taşıyacak ve akşam geri 2. Kampa dönecekti.

29.05.1950
Terray gün doğmadan Şerpalarla yola çıktı. Herzog ise iyice dinlendikten sonra uyandı ve çadırından geç çıktı. İlerleyen saatlerde kar yağmaya başladı. Bir süre sonra kulağına bazı bağrışmalar ulaştı. Lachenal ve Couzy yükseğe dayanamamış ve geri dönmüşlerdi. Uyku hapları ve aspirin bile uyumalarını sağlayamamıştı. İrtifa düşünce Lachenal'in baş ağrısı hızla geçti. Bir şeyler yediler. Biraz sonra Schatz da onlara katıldı. 3. Kampta daha fazla dayanamamıştı. Schatz, Herzog'a Terray'in 3. Kampa ulaştığını ve yarın Rebuffat ile 4. kampa devam edeceklerini söyledi.

1. Kamp'tan bir kaç Şerpa gelmişti. Şerpalardan biri yanında Ichac'tan Herzog'a yazılmış bir not taşıyordu. Notta Noyelle ve Şerpa Ang-Tharkey'in öğlen saatlerinde ana kampa yüklerle ulaştığı ve  ana kamp ve 1. Kamp arası yük transferinin başladığı yazıyordu. Bu güzel haberdi. En azından burada açlıktan ölmeyeceklerdi ve teknik ekipmanlarına ulaşabilirlerdi. Gün Herzog için dinlenerek geçti.

30.05.1950
Sabah hava güzeldi. Herzog dinlenmiş olarak uyandı. Planı şöyleydi: 1. Kamptan gelecek olan konvoyu bekleyecekti ve yükleri alarak 3. Kampa doğru yola çıkacaklardı. Couzy ve Schatz hala pek iyi hissetmiyordu, Lachenal ise tamamen yenilenmiş bir adam gibiydi, gayet fit görünüyordu. Ancak konvoy 2. Kampa sabah değil de akşamüstü ulaşınca o gün 3. Kampa çıkamadılar. Şerpalar Ang-Tharkey, Foutharkey ve Sarki (Herzog'un görevlerini ekip üyelerine bir an önce iletmek için 5 günlük Tukucha yolunu 36 saatte alan Şerpa) 2. Kampa ulaştılar. Ang-Tharkey oldukça mutlu görünüyordu, ne de olsa kutsal Muktinath'a yaptığı yolculuk onun için çok önemliydi ve bu yolculuğunun ruhani kazanımlarını üzerinde hissediyordu. Tecrübeli Şerpa Ang-Tharkey'in (birinci bölümde bu Şerpanın kariyerinin bir kısmından bahsetmiştim) onlara katılmasıyla Herzog'un morali iyice düzelmişti.

Herzog, Devies'e son bir not hazırlayarak yarın son tırmanışa başlayacaklarını, önce 3. Kampa oradan da zirveye kadar gitmeyi hedeflediklerini belirtti ve mesajı Ichac'a iletti.

31.05.1950
Herzog, Lachenal ve Şerpalarla erkenden yola çıktı. Yukarı baktıklarında hayal kırıklığıyla dört siyah nokta gördüler. Aşağı iniyorlardı. Anlayamadılar. Buz duvarının altında Terray ve Rebuffat ile bir araya geldiler. Terray 4. kamptaki çadırı bulduğunu, direklerinin bir çığ ile büküldüğünü ve onu tamir ettiklerini söyledi. Rebuffat yukarıda ayağının donmaya başladığını hissetmişti, ama neyse ki onları ovalayan Terray kan akışını tekrar başlatabilmişti. Terray rüzgar ve kar fırtınası altında daha fazla ilerlemelerinin mümkün olmadığını ve böylece iniş kararı aldıklarını söyledi.

Herzog hayal kırıklığına uğramıştı, ancak moralini bozamazdı. "Biz devam ediyoruz" dedi kısaca. "Tekrar görüştüğümüzde zirveye ulaşmış olacağız". Yola koyuldular. 3. Kampa ulaştıklarında terlemişlerdi. Güçlerini korumak için bugün burada kalmaya karar verdiler. Hava kararmadan uyumuşlardı.

01.06.1950
Bugünün planı 4. Kampa ulaşmaktı. Oraya dört saatte varmayı umuyorlardı. Aşağı doğru 2. Kampa baktıklarında oranın artık küçük bir kasabaya dönüştüğünü görüyorlardı. Bir yerleşim yeri gibiydi. 4. Kampa düşündüklerinden erken vardılar. Hava hala güzeldi. Bundan faydalanıp 4. Kampı Orak Buzulunun üstüne taşımaya karar verdiler. Kampı tekrar kurduktan sonra tırmanışta herhangi bir teknik zorluk kalmayacaktı, yalnızca sırtı takip etmeleri yetecekti. Yeni kampı kurunca Lachenal ve Herzog orada kalacaktı, Şerpa Ang-Tharkey ve  Sarki ise geri dönüp geceyi ilk çadırın hala kurulu olduğu eski 4. Kampta geçirecekti. Sabah ise çadırı söküp yukarı getireceklerdi ve böylece 5. ve son kampı kurabileceklerdi.

4. Kampı yukarıda tekrar kurmak üzere yola çıktılar. Kar derinliği ilerledikçe azalıyordu. Eğim en zor Alpin rotalardaki gibiydi. 2 buhar motoru gibi oflaya puflaya kramponlarını vurarak devam ettiler. Şerpalar pek mutlu sayılmazdı. Bu buzlu yüzeyde uzman sayılmazlardı. Bir kaç yüz metre sonunda Orak'ın sınırına ulaştılar. Yeni kampı bir buz bacasının korunaklı tarafına kurdular. Şerpalar alttaki kampa geri döndüler. İştahları yoktu, pek bir şey yiyemediler.

Bu arada 2. Kampa inen Terray ve Rebuffat dinlenip toparlanmaya çalışıyorlardı. Kendilerini iyi hisseden Couzy ve Schatz da oradaydı. 3. Kampa hareket etmeye karar verdiler. Biraz sonra Ichac, Oudot ve Noyelle de onlara ulaştı. Sabah olunca tekrar yukarı çıkmaya karar verdiler. Oudot fırsat bu fırsat diyerek ekip arkadaşlarının suratlarına geçirdiği maskelerle yüksek irtifadaki oksijen miktarı ve kullanımıyla ilgili ölçümler yapıyordu. Radyoda son haberler geçiyordu: Musaon fırtınası Bengal'in kuzeyine ulaşmıştı.

02.06.1950
Güneş doğarken uyandılar. Soğuktu. Zamanla yarışıyorlardı. Şerpa Ang-Tharkey ve Sarki de onlara katılınca yükleri paylaşıp bir çadırı kurulu bırakıp diğerini ise 5. Kamp için yanlarına alıp yola koyuldular. Orak üstünde sola doğru yan geçerek kırılmış buz bacalarından korunarak ilerlediler. Artık 7 bin metrenin üzerinde ilerliyorlardı. Herzog Muson fırtınasını düşünüyordu, her an gelebilirdi.

Yukarıda rüzgar, çentikli buz sırtının üzerinden, sanki bir tarağın dişleri arasından üflenen hava gibi uğuldayarak esiyordu. Üzerlerinde kuş gagası şeklinde kızıl bir kaya parçası yükseliyordu. Ona doğru ise mızrak ucu şeklinde başka bir kaya uzanıyordu. Oralarda bir yerde uygun bir kamp yeri bulabileceklerini düşünüyorlardı. Uzun uğraşlar sonucu kayalara ulaştılar, Şerpalar yükseklikten dolayı düzgün cümle kuramıyorlardı. Yine de çalışkanlıklarından bir şey kaybetmemişlerdi. 5. Kampı kurdular.

Son kampların konumu ve Orak Sırtı:

Son Kamplar
(Henry Day Fotoğrafı Üzerinden)
Herzog, Ang-Tharkey'e yarın Lachenal ile Zirve için yola çıkacaklarını ve bu tırmanışta kendilerine katılmasından memnun olacaklarını söyledi. Zirveyi paylaşmayı teklif ediyordu. Ang-Tharkey ise minnettar olsa da ayaklarının donmak üzere olduğunu söyleyerek bu teklifi reddetti. 4. Kampa inmek için izin istedi ve ayrıldı.

Herzog ve Lachenal çadırdaydı. Bu irtifada ikisinin de kafası yavaş çalışıyordu. Konsantre olmakta zorlanıyorlardı. Zorla biraz çay yaptılar ve haplarını yuttular. Bir şeyler yemelerine ise imkan yoktu. Rüzgar o kadar kuvvetliydi ki çadırlarını patlatmasından endişe ettiler. Kar fırtınası başlamıştı. İkisi de zor bir gece geçiriyordu. Nefes almakta, en ufak hareketlerde bile zorlanıyorlardı. Rüzgarın devamlı ıslık çalan sesi kulaklarını zonklatıyordu. Çadırın direkleri eğilmeye başlayınca elleriyle desteklediler. Alplerdeki en zor bivakları bile bunun yanında son derece konforlu kalırdı.

2. Kamptaki Terray, Rebuffat ve iki Şerpa ile erkenden tırmanışına başladı. Dağ işlek bir hal almıştı. En yukarıda Herzog ve Lachenal, altta 3. Kamp civarında Couzy ve Schatz ve 2. Kamptan az önce yola çıkan Terray ve Rebuffat...Couzy ve Schatz ise 4. Kampa ulaşmak üzerelerdi. Bir sonraki gün Terray ve Rebuffat da buraya gelecek ve ekipmanları 4. Kampa ulaştıracaklardı. Böylece 2. Kamptakiler de 3. Kampa çıkacaklardı.

03.06.1950-70 YIL ÖNCE BUGÜN
5. Kampta sabah olurken rüzgar yavaş yavaş dindi. Çadırın içerisinde her şey ağır çekim ilerliyordu. En basit hareketler bile bir ömür sürüyor gibiydi. Düşünceleri yavaşlamıştı ve tek kelime konuşamıyorlardı. 5. Kamp en kötü kabusları olmuştu. Tek bildikleri burada daha fazla durmak istemedikleriydi. Peki çayı kim yapacaktı? Botlarını bile zor giyiyorlardı. Çayı es geçmeye karar verdiler. Peki ip? İpe ihtiyaçları var mıydı? "Boşver" dedi Lachenal kısaca. Böylece yükleri bir kilo kadar hafifledi. Çantalarına nougat, yoğunlaştırılmış süt, fotoğraf makinesi, çorap koydular.

Dışarı çıkıp kramponlarını giydiler. Sabah altı gibi yola koyuldular. Hava açık, ancak çok soğuktu. Biraz sonra eğim biraz azaldı. Kimi zaman sert karda kimi zaman yumuşak karda devam ediyorlardı. Sırayla iz açtılar. İkisi de kendine ait bir dünyada gibiydi. Fazla konuşmadan ilerlediler. Zeka seviyelerinin gerilediğini açıkça hissediyorlardı. Soğuk içlerine işliyordu. Her durduklarında ayaklarını vurarak ve ovalayarak kan dolaşımını harekete geçirmeye çalışıyorlardı. Bu yükseklikte soğuk ısırması (bir uzvun soğuktan donması/yanması) ciddi bir riskti ve ikisi de bunun bilincindeydi. Ayak parmaklarını kaybetmek istemiyorlardı.

Herzog etrafına baktı. Dhaulagiri dışında her şeyin üzerindelerdi. Haftalar harcadıkları tüm bu arazi artık altlarında kalmıştı. Her durduklarında, Lachenal ayaklarını hissedememekten şikayet ediyordu. Soğuk ısırması yaşadığını düşünüyordu. Herzog endişeliydi. Soğuk ısırmasının ne kadar hızlı ve sinsice saldırdığını biliyordu. "Buna değer mi?" diye sordu Lachenal. Herzog içinde bulunduğu durumdan rahatsızdı. Ayak parmaklarını kaybetmenin ciddi bir risk olduğunu biliyordu ve bir lider olarak ekibinin sağlığını düşünmek onun sorumluluklarından biriydi. Annapurna buna değer miydi?

Yürüyüşe devam ettiler. Herzog da ayaklarının donmaya başladığını hissetti. Onları hissedemiyordu. Lachenal dayanamadı, geri dönmek istiyordu. Aralarında şu konuşma geçti:
"Geri dönersem ne yapacaksın?"
Bunca yolu bunun için mi gelmişlerdi? Bu kadar yakınken geri dönmek için mi? Böyle mi olacaktı? Bunca acıyı boşuna mı çekmişlerdi? Asla. Vazgeçemezlerdi.
"Tek başıma devam ederim"
dedi Herzog. Gerçekten tek de olsa devam edecekti ve kimseyi kendisiyle gelmeye zorlayamazdı. Lachenal özgürce seçebilmeliydi.
"O zaman seni takip ederim"
diyerek son sözünü söyledi Lachenal.

Artık ok yaydan çıkmıştı. İki kardeş olarak devam edeceklerdi. Moralleri yükselmişti. Kimse onları zirveden alıkoyamayacaktı. Devam ettiler. Yerçekimi azalmış gibiydi. Rüyada gibi hissettiler. Doğal olmayan bir şeyler var gibiydi. Kristalden yapılma bir dünyada ilerliyorlardı. Her şey farklı görünüyordu burada. Gökyüzü safir mavisiydi.(Tüm tırmanışın en önemli karar ve diyaloğunu oluşturan Herzog ve Lachenal arasında geçen bu ünlü konuşma, Lachenal'in anılarında Herzog'unkinden daha farklı anlatılıyor. Herzog'a göre Lachenal geri dönmek istemiş ve kendisi bir lider olarak onu doğru kelimelerle motive ederek tırmanışa devam etmesini sağlamıştı. Lachenal ise kendi notlarında Herzog'un tek başına gitmesine profesyonel bir dağ rehberi olarak izin veremeyeceğini, buna izin vermesi durumunda Herzog'un çok büyük bir ihtimalle öleceğinin farkında olduğunu [ki muhtemelen haklıydı] ve onun hayatını kurtarmak için devam etmek zorunda olduğunu belirtiyordu.)

Böylece zirve hattındaki kaya oluğuna ulaştılar. Lachenal önden gitti. Son sırta ulaştılar ve yükseldiler. Zirvedeydiler. 8091 metrede. 8000 metre üstü ilk zirvede. Bunu başaran ilk insanlar olmuşlardı. Kalpleri mutlulukla doldu. "Keşke diğerleri de bilse" dedi Herzog. Keşke herkes bilebilseydi.

Zirve buzdan bir korniş gibiydi. Etraflarındaki dik kayalıklar korkutucuydu. Yukarılarında hiç bir şey kalmamıştı artık. Her şey altlarındaydı. Görev tamamlanmıştı. Herzog mutluluk denizinde kendi içinde romantik düşler yaşarken Lachenal onu sarstı. Aşağı inmeleri gerekiyordu. Burada oyalanmazlardı, her geçen saniye soğuk ısırması daha ciddi bir risk haline geliyordu. Herzog Lachenal'in neler düşündüğünü merak etti. Onun için Fransa'da başarıyla tamamladığı diğer tırmanışlardan farksız mıydı bu tırmanış? Fotoğraf çekmeye karar verdi. Hızlıca bir kaç poz çekti. Çantasından Fransa bayrağını çıkardı, kazmasının sapına bağladı, kamerayı Lachenal'e uzatıp meşhur zirve pozunu verdi:

Herzog Annapurna Zirve
Herzog Zirvede (Kaynak: Paris Match dergisi)
Fotoğraf çekme ritüelinin bir an önce sona ermesini isteyen Lachenal ayaklarını ve koşulları düşünerek bir an önce inmek istedi. Haklıydı. İkisinin de ayakları donuyordu. Herzog ise hala hayal dünyasında gibiydi. Mallory ve Shipton gibi efsane isimleri düşündü. Onların başaramadığını başarmıştı. Yüksek ideallerine ulaşmış bir insanın duyacağı tarzda bir mutluluk duydu. Tırmanılmış en yüksek dağ ayaklarının altındaydı!

Herzog düşüncelere dalmış yavaş hareket ederken, Lachenal'in onu bekleyecek sabrı kalmamıştı. Çantasını toplamış yürüyüşe başlamıştı bile. Herzog barometresinden irtifayı ölçtü, bir şeyler içip atıştırdı. Zirveye son kez bir fatih gibi baktı ve inişe geçti. Lachenal çoktan uzaklaşmıştı. Herzog ona yetişmeye çalıştı. Kaya bandının dibine ulaştı. Acele ediyordu ve nefes nefeseydi. Çantasını çıkardı. Gözlerinin önünde düşen eldivenlerinin yuvarlanıp sonsuzluğa doğru uzaklaşmasını izledi.
"Eldivenlerim!"

Eğilip alamadan gitmişlerdi bile. Dondu kaldı. Ne yapacaktı? Bunun sonuçlarının iyi olmayacağını hemen o anda anladı. Hızlıca inmeliydi. 5. Kampa doğru hızla hareket etti. İyi düşünemeyen Herzog çantasındaki yedek çorapları eline geçirmeyi akıl edemedi. Yine de 5. Kampa ulaşırsa orada olduğunu umduğu Terray'den yedeklerini alabilirim diye düşünüyordu.

İnerken hava bozmaya başladı. Bulutlar çöküyordu. Sis geldi. Çadırı bulabilecek miydi? Lachenal sık sık görüş alanından çıkıyordu ve hız kesmiyordu. Kamp alanına ulaştığında bir yerine iki çadır gördü. Rebuffat ve Terray ulaşmışlardı. Herzog bir an önce onlara iyi haberleri vermek için sabırsızlandı.
"Başardık. Zirveden geliyoruz!"
Terray ve Rebuffat görüdükleri manzara karşısında bu güzel habere yeterince mutlu bir tepki veremediler. Herzog'un çıplak elleri morarmıştı, beyazlaşmıştı ve parmakları tahta parçaları gibiydi. İkisi de memnuniyetsiz ve korku içinde Herzog'u incelediler. Durum ciddiydi.

Maurice Herzog Donmuş Elleri
Maurice Herzog'un Donmuş Elleri (Kaynak: https://www.lefigaro.fr/)
Herzog bir şekilde Lachenal'i geçmiş kampa ondan önce varmıştı. Biraz sonra Lachenal'den yardım bağırışları yükseldi. Terray çıkıp onu buldu. Lachenal inerken düşmüştü. Hala ayaklarını düşünüyordu. Ayaklarının donduğunu biliyordu ve kendisini bir an önce doktorları Oudot'a götürmeleri için arkadaşlarına yalvarıyordu. Ancak hava kararıyordu ve fırtına başlamıştı. Hiçbir yere gidemezlerdi. Ancak ampütasyon korkusu Lachenal'in her yanını kaplamıştı. Herzog Rebuffat'ın çadırına geçti. Rebuffat Herzog'un ellerini sardı ve ayağına kan dolaşımını harekete geçirmek için masaj yaptı. Aynısını Terray de Lachenal için yapıyordu.

04.06.1950
Erkenden hazırlanıp aşağı doğru yola koyuldular. Herzog ve Lachenal, Terray ve Rebuffat'ın gözetiminde yürüyorlardı. Buz yarıklarının ve bacalarının arasından geçtiler. Yollarını bulmaya çalışıyorlardı. Sağdan mıydı, soldan mı? Lachenal ile Herzog farklı yönleri gösteriyordu. Kayboldular. Kamptakiler belki duyar diye olanca güçleriyle bağırdılar, ama bir belirti yoktu. Dışarıda kalmışlardı. Terray'i de ampütasyon korkusu sarmıştı. Durdukça ayaklarına masaj yapıyordu. Dünden beri bir şey yememişlerdi ve enerjileri kalmamıştı. Zaman geçti. Hava kararmaya başladı. Başlarını sokacak bir delik bulmak zorundaydılar. Bir yarık bulmaya çalıştılar. Durumları pek iyi değildi, 7000 metrenin üzerinde çadırsızlardı. Ve bir buz yarığında bivaklamak...Hepsi öleceklerini düşündü. Buradan sağ çıkmaları mucize olurdu.

Terray kazması ile bir delik kazmaya başladı. Lachenal birkaç metre ötede karla kaplı bir buz yarığının yanına gitti ve bağırtıyla gözden kayboldu. Düşmüştü. Yarığa giden tek deliği de böylece bulmuş oldular. Hemen Lachenal'e ulaştılar. Şansına bir yerini kırmamıştı. Geceyi bu delikte geçirmeye karar verdiler. Dört arkadaş bir buz yarığında ellerindeki her şeyi paylaşarak (çoğunu Herzog ve Lachenal için kullanıyorlardı) geceyi geçirmeye başladılar. Herzog yavaş yavaş kendini ve yaşama umutunu kaybediyordu. 7000 metredeki bu yarığın umabileceği en iyi mezar olduğunu düşünmeye başladı. Burada kalmak istiyordu. Korkmuyordu.

05.06.1950
Üstlerinden gelen bir çığ gürültüyle içinde uzandıkları yarığı karla doldurdu. Şanslarına tamamen gömülmemişlerdi, ancak her yanlarına ve her şeyin içine kar girmişti. İlk iş botlarını aramaya koyuldular. Gece uyku tulumlarının içine çıkarmışlardı. Rebuffat ve Terray ise acıyla hiç bir şey göremediklerini fark ettiler. Dün Herzog ve Lachenal'i aşağı indirirken güneş gözlüklerini çıkarmaları gerekmişti ve şimdi bunun cezasını çekiyorlardı. Yüksek irtifada güneşten gelen çok miktarda morötesi ışına maruz kaldıkları için geçici körlük yaşıyorlardı. Lachenal ellerini daldırdığı karın içinden bir çift bot çıkardı. Rebuffatın botlarıydı bunlar. Herzog da aramaya koyuldu. Bir bot buldu, diğeri de bağcıklarından ona bağlıydı. Fotoğraf makinesini ise bulamadı. Botları bulmuştu, ama giymesi imkansızdı hem elleri donmuştu hem de ayakları şişmişti. İçine sığmasına imkan yoktu.

Herzog bir şekilde emekleyerek ve tırmalayarak Terray'in de yardımıyla yarıktan çıkmayı başardı. "Ölüyorum" dedi Terray'e. Lachenal ve Rebuffat bir kaç metre ötede oturuyordu. Hava harikaydı. Son saatlerime de bu yakışırdı, diye düşündü. Lachenal de düşler aleminde gibiydi, kendine gelememişti hala. "Aşağı inelim, hadi" diyordu, ama ayaklarında ayakkabısı yoktu. Ayağa kalkmıştı ve hazırdı. Terray el yordamıyla onu bulup tuttu ve gitmesini engelleyerek gerisin geri yere oturttu.

Kardan kör olan Terray inişte:
Kaynak: Conquistadors of the Useless, Lionel Terray
Herzog ise arkada kendi aleminde yaşıyordu. Sonun yakın olduğunu hissediyordu ve kabul ediyordu. Artık acı hissetmiyordu ve endişe duymuyordu. Sakindi. Ölmeyi kabul etmişti ve hatta ölmek istiyordu. Buraya kadardı. Burada sonsuza kadar kalacaktı. Ondaki bu kabullenmeyi farkeden Terray buna izin vermeyeceğini, aşağı beraber ineceklerini söyledi. Eline bir bıçak alarak Herzog'un botunun önünü ve bağcıklarını kesti ve Herzog'un şişmiş ayaklarını içine sokmayı başardı.

Aşağıda onlara doğru hareket eden birilerini gördüler. Schatz geliyordu. O gelince herkes harekete geçti ve inişe başladı. Kısa süre sonra 4. Kamptaki çadırlara ulaştılar. Üzülerek gece kampın sadece 150 metre uzağında bivakladıklarını farkettiler. Alttaki eski 4. Kampa ulaşmak ve Dr. Oudot ile buluşmak istiyorlardı. Sadece Oudot onlara iyi gelebilirdi. Düşe kalka ilerlediler. Kamp alanına yaklaşınca Şerpalar onlara yardıma koştu. Şerpaların üstün fedakarlıkları ve güçleri ile destek bulan tırmanıcılar inişe devam etti. Şimdi, güneş tepeye çıkınca Lachenal da kar-körlüğü yaşamaya başlamıştı.

Dertleri bitmiyordu. Aniden yer yarıldı, bir çatlak oluştu ve Herzog'un ayağının altından kaydı. Bu çığdı. Şerpalar gözden kayboldu. Düştü ve kafasını buza çarptı. Onları birbirlerine bağlayan ip boynuna dolandı. Elleri ve ayakları uyuşmuştu ve ipin ucunda iki yana sallanıyordu. Uzun uğraşlarla onu yukarı çektiler. Kara uzandı. Her yanda kaos vardı. Rebuffat neredeydi? O ipe de girmemişti, düştüyse yüzlerce metre uzaklaşmış olabilirdi. Neyse ki birazdan onu gördü. Hızla aşağı Oudot'a gitmeliydiler. Şerpalar onu kaldırdı.

Ellerinin durumu ve görüntüsü Hezog'un midesini bulandırıyordu. İpi tutmaya çalıştıkça derisi soyuluyordu. Kar tekrar başladı. 2. Kampa acı verici yavaşlıkta ve uzun bir süre sonunda ulaşmayı başardılar. Burada onları Oudot, Ichac ve Noyelle karşıladı. "Lachenal ile zirveye çıktık" diye hemen haber verdi Herzog ve ekledi: "el ve ayaklarım dondu". Herkes yavaş yavaş 2. Kampa ulaşırken Oudot yaralarını incelemeye koyuldu. Artık idareyi ekibin doktoru olarak o ele almıştı. Elinde ayakları ve elleri donmuş bir grup kör dağcı vardı.
"Muhtemelen el ve ayaklarının bir kısmını kaybedeceksin"
dedi Oudot Herzog'a fazla uzatmadan, "şu an daha fazlasını söyleyemem, ama belki bir kısımını kurtarabiliriz". Herzog ampüte edileceği gerçeğini kabullenmişti. Oudot tansiyonuna baktıktan sonra Lachenal'in yanına gitti. Onun durumu daha iyiydi. Elleri etkilenmemişti. Ayaklarında ise yalnızca parmakları donmuş gibiydi. Muhtemelen ayak parmaklarını kaybedecekti. Rebuffat'ın durumu ise daha iyiydi. Ayaklarında bir kaç gri nokta oluşmuştu. 2. Kamp bir hastaneye dönmüştü. Oudot çadırdan çadıra giderek elinden gelen tedaviyi uyguluyordu. Hezog'a penisilin yanında uyluk ve kolundan anestezik bazı enjeksiyonlar yapacağını söyledi. Acıyacaktı ve muhtemelen ilk seferde işe yarmayabilirdi. İğneyi derisine soktu: kanı siyah puding kıvamındaydı, bu Oudot'un hoşuna gitmedi. Acıdan hareket edip duran Herzog'a kızarak birkaç sefer sonunda enjeksiyonu yapmayı başardı. Damardan giren sıvının sıcaklığını hissedip hissedemediğini öğrenmek için sordu. "Bir şey hissediyor musun?". Hafif bir karıncalanma hissettiğini söyledi Herzog. Hepsi bu. Diğer bacağına da aynı prosedürü uyguladı.

06.06.1950
"Her parmağından birkaç boğumunu kesmek zorunda kalacağız"
dedi Oudot, "yeterince kalırsa belki bir şeyleri hala kavramak için kullanabilirsin". Haberler pek iyi değildi, ancak Herzog Oudot'un cesaretini takdir ediyordu ve ona gerçekleri söylediği için minnettardı. Devamlı maruz kaldığı enjeksiyonlar iyi gelmeye başlamıştı, ancak doğru arteri bulmak mevcut durumda çok uzun zaman ve deneme alıyordu ve çok acı vericiydi. Kolları, bacakları ve boynundan bir çok sancılı iğne olmak zorunda kalacaktı bu birkaç gün içerisinde. Oudot, Herzog'un ellerini sarmıştı ve ilerleyen günlerde pansumanı devam edecekti.

İlerleyen günlerde geri çekilişe başladılar. Çadırlarının konforunu terk edip dağın huzurundan çekileceklerdi. Herzog'un ve Lachenal'in taşınması gerekiyordu.

Herzog Taşınırken
Kaynak: https://en.unifrance.org

Herzog 1. Kampın altına taşınırken:

Herzog 1. Kamp
Kaynak: Conquistadors of the Useless, Lionel Terray
Dağdan geri çekilişleri tam beş hafta sürdü. Oudot ara sıra Herzog'un sargılarını açıp ölen parmak boğumlarından bazılarını kesiyordu. Herzog ise, Paris'teki Devies'e gelişmeleri mektupla aktarmayı hiç aksatmadı, en son -kısa ve öz- şöyle yazdı: 
"Fransız 1950 Himalaya Ekspedisyonu başarıyla sonuçlandı. Annapurna 3 Haziran 1950'de tırmanıldı."

Kaynak: https://www.ledauphine.com



Yorumlar

  1. Zor şartlarda çok şey yaşayıp sonunda başarmak ve zirvenin tadını çıkaramadan inmek zorunda olmak. Gerçek bir yolculuk , gerçek bir başarı. Harika bir anlatım teşekkürler.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder